Контакты
Наш адрес
Sinanoba Mahallesi, Mustafa Kemal Bulvarı 212.Villa, No:50/C
Büyükçekmece / İSTANBUL
телефон
+90 212 864 3587
info@ilkeanaokulu.com
ilkeanaokulu@hotmail.com
WГрафик работы
Будни
07:30 AM – 07:00 PM
Статья для образования родителей.
OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARIN SOSYAL UYUM VE BECERİ DÜZEYLERİ İLE DEĞER KAZANIMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ
Bu araştırma okul öncesi çocukların sosyal uyum düzeyleri ile değer kazanımları arasındaki ilişkiyi
belirlemek amacıyla gerçekleşmiştir. Araştırma kapsamına 2013-2014 eğitim öğretim yılında İstanbul Kartal
ilçesindeki devlet anaokullarında öğrenim gören 214 çocuk alınmıştır. Veri toplama yöntemi olarak, “değer
kazanımları ölçeği ile “sosyal uyum ve beceri ölçeği” kullanılmış ve öğrencilerle ilgili özellikler öğretmenler
(n:210) tarafından doldurulmuştur. Araştırmada elde edilen veriler bilgisayar ortamında SPSS 21.0 programı
aracılığıyla analiz edilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde frekans, yüzde, ortalama ve standart sapma
istatistiklerinin yanında, t testi, tek yönlü anova ve tukey testlerinden, korelasyon ve regresyon analizinden
faydalanılmıştır. Araştırma sonucunda; okul öncesi çocukların sosyal uyum ve beceri düzeyleri ile değer
kazanımları arasında pozitif yönlü ilişkiler olduğu sonucuna varılmıştır. Sosyal uyumun değer kazanımını
arttırdığı, sosyal uyumsuzluğun ise değer kazanımını etkilemediği tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Çocuklar, Sosyal Uyum, Sosyal Uyumsuzluk, Değer Kazanımı
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ OYUN ALGILARININ İNCELENMESİ
Öz: Okul öncesi eğitim programlarında oyun, eğitimin merkezinde
görülmektedir. Bu nedenle oyun kavramının çocuklar tarafından nasıl algılandığının
bilinmesi önemlidir. Bu araştırmanın amacı, okul öncesi dönem çocuklarının oyun
kavramına ilişkin algılarını belirlemektir. Araştırma, Olgu Bilim Deseni’nde
gerçekleştirilmiştir. Oyun olgusu, altı yaş çocuklarının çektikleri fotoğraflar ve
çektikleri fotoğraflar üzerine çocuklarla yapılan görüşmeler aracılığıyla incelenmiştir.
Veriler, betimsel analiz tekniğiyle analiz edilmiştir. Bulgulara göre bir etkinliğin oyun
olabilmesi için; etkinliğin içinde oyuncak olması, çocuğun oyuncakla teması olması,
eğlenceli olması, planlamanın çocuklar tarafından yapılması gerekmektedir. Ayrıca
çocuklar öğretmenlerin oyunlara katılmadıklarını ve evde genelde yalnız oynadıklarını
belirtmişlerdir. Sonuç olarak, öğretmenlerin planlamalarında kazanım ve göstergeleri
çocukların algıladıkları şekliyle oyunun içine gizlemeleri gerektiği, ebeveynlerin ve
öğretmenlerin akademik kaygılarla çocukların oyunlarında engelleyici olmamaları,
çocukların oyun ihtiyaçlarına daha duyarlı olmaları gerektiği söylenebilir.
Anahtar Kelimeler: oyun algısı, çocuk fotoğrafları, okul öncesi eğitim
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE OKUMA YAZMA ÖĞRETİMİ
ÖZET
AMAÇ: Çocukları ilkokula hazırlamak, okul öncesi eğitimin amaçlarından biridir. Bu hazırlık
sürecinde, çocukların çeşitli gelişimsel özellikleri kazanması beklenmekte, okuma yazmaya hazırlık becerileri
desteklenmektedir. Ancak, çocuğun okuma yazmayı ne zaman öğrenmesi gerektiği tartışılan bir konudur.
Özellikle, 4+4+4 eğitim sistemi ile çocuğun okula başlama yaşı ve okuma yazma öğrenmesi için en ideal
yaşın ne olduğu veya okul öncesi eğitim döneminde çocuğa okuma yazma öğretmenin mümkün olup olmadığı
yeniden tartışılmaktadır. Okul öncesi eğitim programında okuma ve yazma öğretimi olmamasına rağmen, okul
öncesi eğitim kurumlarında zaman zaman bu yönde uygulamalara rastlanılmaktadır. Okul öncesi eğitimde
okuma yazma öğretilmesi gibi bir uygulamanın, okul öncesi öğretmenleri ve ilkokul öğretmenlerini doğrudan
etkileyeceği açıktır. Bu nedenle de, bu çalışma hem okul öncesi hem de ilkokul öğretmenlerinin okul öncesi
dönemde okuma yazma öğretilmesi ile ilgili görüşlerini ortaya koymayı amaçlamaktadır.
GEREÇ VE YÖNTEM: Bu nitel çalışmaya 30’u okul öncesi öğretmeni, 30’u da sınıf öğretmeni
olmak üzere toplam 60 öğretmen katılmıştır. Veri toplamak için öğretmenlerle birebir görüşmeler yapılmış
ve okul öncesinde okuma yazma öğretilmesi ile ilgili görüşleri sorulmuştur. Veri analizi için, kesme ve
sınıflandırma (cutting and sorting) tekniği kullanılmıştır.
BULGULAR: Çalışmaya katılan öğretmenlerin yarısından fazlası (n=42) okul öncesi dönemde
okuma yazma öğretilmesinin doğru olmadığını ifade etmişler ve bu görüşlerini destekleyecek çeşitli
gerekçelere dikkat çekmişlerdir. Bununla birlikte bazı öğretmenler (n=15) okul öncesi dönemde okuma yazma
öğretilebileceğini vurgularken yalnızca bir ilkokul öğretmeni okul öncesi dönemde çocuklara okuma yazma
öğretmenin gerekli olduğunu dile getirmiştir.
SONUÇ: Okul öncesi ve ilkokul öğretmenlerinin okul öncesi dönemde okuma yazma öğretimi
ile ilgili görüşleri benzerdir. Çalışmaya katılan öğretmenlerin yarısından fazlası bu dönemde okuma yazma
öğretilmemesi gerektiğini vurgulamışlardır. Bunun gerekli olduğunu vurgulayan yalnızca bir öğretmen vardır.
O da ilkokul öğretmenidir.
Anahtar kelimeler: okul öncesi eğitim, okuma yazma öğretimi, öğretmen görüşleri
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDAKİ RESİMLİ ÖYKÜ KİTAPLARININ ÖZELLİKLERİ
Özet
Araştırmanın amacı; resmi anaokullarında görev yapan öğretmenler tarafından en sık kullanılan resimli
öykü kitaplarını incelemektir. Bu amaç doğrultusunda; eğitim ortamları, en sık kullanılan resimli öykü
kitaplarının özellikleri, öğretmenlerin eğitim alma durumları ile resimli öykü kitaplarının temin edilmesi ve
kullanılması hakkında sorulara cevap aranmıştır.Genel tarama modelindeki araştırmada, nitel ve nicel
verilerden yararlanılmış, bulgular ayrıca odak grup görüşmeleri ile desteklenmiştir. Araştırmanın çalışma
grubunu 2013-2014 öğretim yılında, Ankara’da resmi anaokullarında görevli 245 öğretmen ile bu
öğretmenler tarafından en sık kullanılan 100 resimli öykü kitabı oluşturmuştur. Grup içerisinden üç
anaokulundaki 24 öğretmen ile de odak grup görüşmeleri yapılmıştır. Veriler araştırmacılar tarafından
uzman görüşü alınarak geliştirilen “Öğretmenlerin Resimli Öykü Kitaplarına İlişkin Görüş ve Uygulamalarını
Belirleme Formu” ile toplanarak, betimsel analiz yöntemine uygun kodlama ve gruplamalar ile
anlamlandırılmıştır. Araştırma sonucunda; anaokullarının %45,3’ünde çocuk kütüphanesi, sınıfların
%95,9’unda kitap merkezi bulunduğu, en sık kullanılan 100 kitabın 69’unun yerli, 31’inin ise yabancı
yazarlara ait olduğu; kitaplarda çoğunlukla sosyal ilişkiler, özgüven, yardımlaşma ve aile konularına yer
verildiği, öğretmenlerin %86,5’inin çocuk edebiyatı dersi aldığı, %29,8’inin çocuk yayınları ile ilgili
etkinliklere katıldığı, kitapların, aileler ve okul yönetiminin desteği ile temin edildiği, gün içinde genellikle bir
kitap okunduğu, kitap okunduktan sonra öykünün içeriği ve kahramanları hakkında çocuklarla konuşulup
tartışıldığı anlaşılmaktadır. Araştırma bulgularına göre bazı öneriler getirilmiştir.
Anahtar sözcükler
Okul öncesi eğitim, resimli öykü kitapları
OKULÖNCESİ EGİTİM PROGRAMI HANGİ YETERLİKLERİ KAZANDIRMALIDIR
ÖZET: Bu makalede, okulöncesi eğitim programının
çocuklara hangi yeterlikleri kazandırınası gerektiği
tartışılmaktadır. Bir okulöncesi eğitim programıyla kazandınlacak
yaşantılar çocuğun kendini tüm özellikleriyle
tanımaS1l11ve kabul etmesini çocuğun başkalarıyla dostluk kurmasını,
işbirliği yapmasını, bir başka deyişle sosyalleşmesini;
kendi kültürünün ve diğer kültürlerin özelliklerinin farkında
01mas1l11; dil müzik hareket, dans, resim yoluyla etkili iletişim
kurmas1l11 sağlayabilmeli; devimsel becerileri, çok yönlü
düşünme ve problem çözme becerilerini; estetik ve yaratıcılık
becerilerini geliştirebilmelidir.
ANAHTAR SÖZCÜKLER: Okulöncesi eğitim programı,
Geliştirme, Beceri, Yeterlik.
Okul Öncesi Dönemde Yaratıcılık Eğitimi ve Desteklenmesi
Yeni bir yüzyılın başlangıcında hızlı gelişmeler ve yenilikler tüm
canlıları etkilemektedir. Özellikle yeni, güçlü ve yaratıcı bir insan
modelinin oluşturulması için ülkelerarası bir rekabet söz
konusudur.
Teknoloji hızla gelişirken ona ayak uyduracak olan insan aktif,
ileriyi görebilen, kendini tanıyan ve ifade edilebilen, çevre
olanaklarını ve teknolojiyi en iyi şekilde kullanabilen yaratıcı
yapıya sahip özelliklerle yetiştirilmelidir.
Yaratıcı bireyleri yetiştirmede eğitim programları çok önemlidir.
Teknolojide olan değişimler doğal olarak eğitim programlarındaki
değişimi de beraberinde getirmektedir. Çağdaş eğitim; okulöncesi
dönemden başlayarak çocuğun düşüncelerini merak etme, gözlem,
buluş yeteneklerini geliştirme amacını taşır. Geleneksel eğitim
sistemi ise çocukta yaratıcılığı körelterek ezbercilik, verilenlerin
aynen uygulanması, deney yoksunluğu gibi öğretim yöntemleriyle
gelişmeye çok açık olan yaratıcılığı engellemektedir.
Bu konu ile ilgili yapılan araştırmalar sonucunda tanımlamada en
çok kabul edilen ve ağırlık verilen yaratıcılık kavramındaki süreçürün
ve yaşantı ögeleridir.
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİNDE OKUL-AİLE İŞ BİRLİĞİNİN ÖNEMİ
GİRİŞ
Egitimciler, ögrencinin okuldaki basarısını artıracak, toplumda iyi vatandas
olmasını saglayacak yollar bulmaya ve gelistirmeye çalısmaktadır. Bu amaca ulasmak için
de, egitim ve ögretim, ancak aile-okul-çevre isbirliginde mümkün olabilmektedir. Nitekim
bunlar arasında olumlu bir bag kuruldugu zaman egitim ve ögretim istenilen düzeyde
gerçeklesir. Arastırmalar, okul-aile isbirligi programlarına erken yaslarda baslanılmasının
ve okul yılları boyunca sürdürülmesinin, çocukların davranıslarını ve akademik
basarılarını etkiledigi ve olumlu yönde artırdıgını göstermektedir. Ayrıca çocugun
gelisimi de, erken ve devamlı okul-aile isbirliginden önemli derecede etkilenmektedir1.
Etkili ve basarılı okul-aile isbirligini yaratmak için, okul; ev ziyaretleri düzenleme,
ana-babalar, ögretmenler ve çocukların katılacakları gezi, gözlem, konferans, gece gibi
etkinlikler planlama, ana-babalardan sınıf-içi kaynak kisi olarak yararlanma, meslekî
rehberlikte ana-babalardan yararlanma, velilerle görüsme toplantıları programlama ve ilân
etme, ana-babalara okulun kaynaklarını kullanma fırsatları verme, velilerin okul
hakkındaki görüslerini almak için anket uygulama, önemli günlerin kutlanmasında velilere
görev verme, velilerin, okul bültenine yazı yazmalarını saglama, belirli aralıklarla
sınıflarında gösteriler düzenleme ve velilerin bu yolla ögrenci performansı hakkında
bilgilendirilmelerini saglama, veliye örnek ders gösterisi yapma vb. etkinlikler
düzenleyebilir. Bu ve benzeri etkinliklerle okul, isbirligini sagladıgı zaman, sınıf ve okul
dısı ögrenmeyi gerçeklestirmede ana-babalara yardım eden bir merkez hâline gelebilir2.
Comer ve Haynes(1991)’e göre, okullar ve aileler, çocukların psikolojik ve egitsel
gelisimini etkileyen önemli kaynaklardır ve iyi sonuçlar sadece bu iki kurumun ortak
çalısmaları ile olabilir.
Okul Öncesi Kurumlarında Eğitim Ortamlarının Düzenlenmesi ve Donanım
Uzman Seda ÖZKUBAT
Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Öğretmeni
sedaozkubat@gmail.com
Özet
Okul öncesi eğitimden istenilen oranda verim alınabilmesi programa, personele, uygulanan yöntem ve
tekniklere bağlı olduğu kadar kurumlara fiziksel anlamda sağlanan koşullara da büyük ölçüde bağlıdır. Sınıf içi
ve dışı fiziksel ortam tasarımları, eğitim kalitesinin yanında çocuk davranışlarını da etkilemektedir. Bu
doğrultuda hazırlanan eğitim ortamları ve donanımlar bir yandan çocukların aldıkları eğitimin kalitesini
yükseltecek diğer yandan da çocuk davranışlarında olumlu yansımalar oluşturacaktır. Gerekli güvenlik
önlemleri alınmış, eğitim araç ve gereçleri belirlenen kazanım-göstergelere uygun, kurum içi ve dışı tüm
birimleri bulunan okul öncesi eğitim kurumları, çocukların hayatlarında oldukça önemli bir yer tutmaktadır.
Okul öncesi eğitimin yaygınlaşması için yapılan çalışmalar arttıkça bununla beraber okul öncesi eğitim
ortamlarının kalitesini arttırmak da gerekmektedir. Bu çalışma ile okul öncesi eğitim kurumlarının eğitim
ortamları ve donanımlarında bulunması gereken niteliklere değinilerek, bu konuya dikkat çekilmesi
amaçlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, eğitim ortamı, donanım.
Arrangement and Facilities in Preschool Educational Environments
Abstract
Satisfactory efficiency in preschool education is dependent on the physical conditions at the institutions in
addition to the program, the staff, as well as, the methods and techniques employed. In- and out-of-class
environmental conditions impact not only the quality of the education but also children’s behavior.
Educational environments and facilities accordingly developed increase the quality of the education and
positively impact children’s behavior. Preschools with the necessary security measures, educational material
pursuant to the designated aims and objectives, and all necessary intramural and extramural units have an
important place in children’s lives. As the efforts to promote the schooling rate of preschool education
increases, the quality of the educational environments in preschools should be improved concordantly. This
study aimed to discuss the qualities necessary in preschool educational environments and materials, as well as,
to raise awareness on the subject.
Keywords: Preschool education, educational environment, facilities.
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ÇOCUĞA SAĞLADIĞI YARARLAR
Duygusal olarak, kendi işlerini kendisi yapması, sorunları kendisinin halletmesi ve bazı kararları kendisinin vermesi sayesinde kendine güveni yükselir.Düşüncelerini dile getirebilme ve başkalarına iletebilme şansını elde eder.
Özgüven bireyin kendisini yetenekli, önemli başarılı ve değerli biri olarak algılama derecesi olarak tanımlanabilir.
Fiziksel olarak kesme, yapıştırma, boyama, kalem kullanma gibi faaliyetlerin düzenli olarak yapılması sonucu ince motor becerileri gelişir Ayrıca koşma, zıplama, fırlatma, tırmanma gibi faaliyetlerle de kaba motor fonksiyonlarını kullanır ve geliştirir.
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ÖNEMİ
Bloom’un yaptığı araştırmalara göre 17 yaşına kadar olan zihinsel gelişmelerin %50’si dört yaşına, %30’u dört yaşından sekiz yaşına kadar, %20’si ise sekiz yaşından on yedi yaşına kadar oluşmaktadır. Tüm bu veriler okul öncesi eğitimin etkisini açıkça ortaya koymaktadır.
Okulöncesi dönem alarak adlandırılan 0-6 yaş dönemi, çocuğun öğrenmesinin en yoğun olduğu, temel alışkanlıklarının, zihinsel yeteneklerinin en hızlı geliştiği ve biçimlendiği dönemdir. Bu süre içeri kazanılan davranış biçimleri, tüm yaşam boyunca devam etmektedir. Beyin yapısı ve fonksiyonlarının gelişiminin üçte ikilik bölümü 0-4 yaş arasında tamamlanmaktadır. Erken çocukluk dönemindeki deneyimler beynin çalışma biçimi için belirleyicidir. Yapılan çalışmalar okul öncesi eğitim alan çocuklarda okula devam oranlarının ve okul başarısının daha yüksek olduğunu göstermiştir.
Çocuk ve Deprem
Deprem, yetişkinler için olduğu kadar çocuklar için de korkutucu ve başa çıkılması zor bir yaşantıdır. Çocuklar depremin kendisinden korktukları kadar, bu olayın hayatlarında yol açacağı değişikliklerden, belirsizliklerden ve sorunlardan da korkarlar.